Milyonlarca insan iklim krizi ile ilgili eylemlere katıldılar. Dünyanın her yanında aktivistler durumun ciddiyetine dikkat çekmek için çalışıyorlar. Greta Thunberg’in başlattığı okul grevi hareketi beklenenin çok ötesinde ilgi görüyor. İklim krizi, birçoklarına göre bir bilim kurgu distopyası olarak görülüyor.
Bir önceki nesil -yani biz- dünya gezegeninin daima sağlıklı ve güvenli bir yer olacağını sanarak büyüdük. Bugünkü nesil ise gelecekle ilgili kaygılar taşıyor. Birleşmiş Milletler zirvesine gençlerin katılımının sebebi bu. Bence fark yaratıyorlar. Farkındalığı çok yukarı bir noktaya taşıdılar. Nasıl haber olacaklarını biliyorlar ve sosyal medyanın gücünden çok güzel faydalanıyorlar.
Dünya gezegeni böyle “küçük” bir sorunla uğraşadursun, bu tarz konularla ilgilendiğimi bilen bir arkadaşım, yönetimden gelen şu bilgi notunu paylaştı: “Grev, eylem, protesto gibi kamuyu rahatsız eden konularla ilgili paylaşımlar konusunda kurumsal itibarımızı zedelemesi olasılığı sebebiyle dikkatli olmanızı rica ederiz.”
Bu jenerasyon bu yaklaşımı kabul etmez!
Eder gibi görünebilir ama etmez. İklim krizi gibi makro düzeyde önem taşıyan bir konuyla ilgili tavrınızı bu yönde koymanızın çalışan bağlılığı ile ne ilgisi var diye düşünüyorsanız, iklim krizinin farkında olmadığınız anlaşılır. İklim krizini olası sonuçlarını gençlerin gözünden değerlendirmemek kurumsal itibarınızı etkiler.
23 Eylül’de, bu ülkenin en saygın sivil toplum kuruluşlarından biri kabul edilen TÜSİAD (Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği) bir bildiri yayınladı ve dedi ki: “İklim değişikliği ile mücadele amacıyla toplumun tüm kesimlerinde giderek artan duyarlılık, kurumların ve devletlerin etkili bir politika oluşturmasına ve yol haritasını kararlı bir şekilde uygulamasına ivme kazandırıyor. Bilimsel temeller üzerine inşa edilen, politikalar arası tutarlılığı ve bütüncüllüğü sağlayan, katılımcılıkla hazırlanmış, uygulanabilir tedbirler içeren bir yol haritasının kararlılıkla hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz.”
Ne anlıyoruz bundan? Ben şunu anlıyorum; iklim grevinin/krizinin/eylemlerinin yanında olmak ve çözüm üreten bir yaklaşım benimsemek çok üst düzey bir itibar göstergesidir. Bundan sonra birlikte çalışacağınız jenerasyonun hassasiyetlerini görmezden gelmek, bağı koparmak için çok kısa bir yoldur.
Söylemleriniz önemli!
Yukarıda paylaştığım -kısaltarak ve sansürleyerek- iç bilgi notu, yeni nesil çalışanlarınıza ne söylüyor kısaca özetleyelim mi?
İklim krizi bir sembol
İklim krizi bir sembol ama güçlü bir sembol. Nefes aldığımız gezegenin geleceğini küçümsemek gibi bir lüksümüz yok. İklimi bu yazıda çalışan sadakati ile ilgili bir sembol olarak düşünün sadece. Suya sabuna dokunmamak bizim neslimizin -genel olarak- bir huyudur. Yeni nesli harekete geçiren dinamikler çok farklı. Anlam ve duygu arayan bir nesil olarak onları böyle güçlü semboller ile birbirlerine ve şirkete bağlamak varken, korkaklık yapmak, bunu da bir bildiriyle ortaya koymak hatalı.
Şu 5 konuda kendimizi değiştirmek ve geliştirmek durumundayız:
İklim krizinin yanında duramıyor olabilirsiniz, ama krizin sonuçları oluşmaya başladığında nerede duracağınızı şimdiden bir düşünün derimJ
Işık Şerifsoy