Bağlılık yemini!
25 Mart 2020
Bağlılık yaratan şirketlerin 3 sihirli tutumu
25 Mart 2020
Bağlılık yemini!
25 Mart 2020
Bağlılık yaratan şirketlerin 3 sihirli tutumu
25 Mart 2020
Hepsini göster

Başarmak için çalışıyoruz. Peki ama neyi?

Birileri bir takım kurallar koyuyor, metodolojiler ortaya çıkarıyor. Bir trend oluşuyor bir de bakıyorsunuz en çok konuştuğumuz konu o olmuş. Bir sistemi layığıyla hayata geçirmek için, IT altyapımızdan başlayarak değişim modelleri üzerinde çalışıyoruz. Kimi hızla hayata geçiyor, kimisi olmuyor. İnsanlara görev tanımları veriyoruz, tasklar açıyoruz CRM sistemlerinde… Ve eğer bir sivil toplum kuruluşu değilsek, daha çok kar etmenin peşinde koşuyoruz. Kurumsal yaşamın doğası gereği… Bu arada sivil toplum kuruluşlarının da adam akıllı bir iletişim, finans, karlılık stratejileri olması gerekiyor ki daha fazla fayda yaratabilirsiniz.

Yani her birimiz, içinde bulunduğumuz organizasyonun başarısı için uğraş halindeyiz. Bu başarı bazen çok satış, bazen yeni fikirler bulmak, yeni pazarlar açmak veya daha çok fayda yaratmak anlamına gelebilir.

Bağlılık ve başarı ilişkisi
Çalışan bağlılığı konusundaki en önemli noktalardan biri çalışanların, yönetim takımlarının ajandalarındaki başarı tanımından haberdar olmalarıdır. Gizli ajandalarla ortak bir ruh oluşturmanız mümkün değil. Power point prezantasyonlarla büyük grup toplantılarında ifade edilen hedef paylaşımının biraz daha ötesinde paylaşımlara ihtiyacımız var.

Artık hepimiz, yeni nesil çalışanlarımızın yaptıkları işte bir anlam aradığını ve nihayetinde bir değer yaratma iç güdüsü içinde olduklarını biliyoruz. Niye çalışıyorum sorusunun yanıtı, X jenerasyonu için farklı olabilir ama şu anda birlikte çalıştığımız Y jenerasyonu ve gelecek nesiller için çok daha farklı olduğunu kabul edin. Patronların sık sık kullandıkları bir cümle var, “Burada esas mesele insanların kalplerini attırabilmek. Benim işini yaparken kalbi atan, kalbini ortaya koyan insanlara ihtiyacım var.” Ne güzel bir saptama bu! Kesinlikle haklısınız. Ama onlara işlerini yaparken kalplerini attıracak olan şey, sizin yıl sonunda nasıl bir kar beklediğiniz olabilir mi? Hindistan’da veya Çin’de başlattığınız yeni operasyonel girişim onlarda nasıl bir elektro hareketlenmesine yol açar? CRM sistemlerine her proje girilecek, herkes takipçisi olur dediğinizde, sistem de her sabah bilge bir dede gibi ortaya çıkıp “Ey çalışan, dün yapman gerekeni hala yapmadın, proje senin yüzünden aksıyor haberin ola!” diye alarm verdiğinde kalpleri hangi hızda çarpar?

Ne karamsar oldu böyle düşünmek ama aslında bunların hepsi ve daha fazlasının için sadece biraz baharat desteği gerekiyor. Aslında çok basit bir destek bu. Bu baharatın adı: İçtenlik.

Şu cümleleri aralarında yarımşar dakika düşünerek okumayı deneyin.

  • Bu şirketteki herkes, başarının tanımını bilir. Bizim başarımız rakamsal başarıların ötesinde son derece sofistike bir tanımdır. Yeni bir pazar yaratmış ve çok para kazanabiliyor olabiliriz. Ama bu arada turnover oranlarımız ortalamanın çok üzerindeyse toplam başarı puanımız düşer.
  • Bizim için başarının içinde gelişim planları titizlikle uygulanan, işinin kendisini her alanda geliştirdiğine inanan insanlar var. Çünkü gerçek gelişim insana adım attırır. O atılan adımlarla ilerler şirket.
  • Başarmanın içinde ortak bir akıl, ortak bir ruh, hatta ortak bir kalp yaratmak var. Bu ortaklık bizi, birilerinin kontrolüne gerek duymadan üretmeye götürür. Birilerinin kontrolü olmadan üretme isteği ise bağlılıktır.
  • Yeni neslin işe katkısını çok önemsiyoruz. Onların iş yapma biçimleri bizden farklı ve bu fark yapılan işe derinlik, zenginlik katıyor. Yapmamız gereken şey, farklılık üzerine kötü senaryolar oluşturmak değil, farklılığın bize getireceklerine heyecan duymak. Ve onların bunu bilmelerini sağlamak.
  • Sadece para kazanıyor olamayız. Bu bizi her anlamda zayıflatır. Toplumsal gelişim düzeyleri en yüksek olan ülkelere bir bakın. Onlar dünyanın en zengin petrol ülkeleri değiller. Zenginliklerinin nedeni aslında toplumsal gelişimin ta kendisi. İçinde adalet, eğitim koşulları, insan odağı ve hepsinden önemlisi demokrasi olan bir gelişimle zenginler.

Sizin buna benzer bir cümleniz var mı peki?

Işık Şerifsoy