Çalışanlar nasıl ayrılıyor?
25 Mart 2020
Çalışan bağlılığı ve çalışan sağlığı
25 Mart 2020
Çalışanlar nasıl ayrılıyor?
25 Mart 2020
Çalışan bağlılığı ve çalışan sağlığı
25 Mart 2020
Hepsini göster

Bağlanmak istemiyorum!

Sabah kahvemi içerken, yazacağım makalenin de satır başlarını düşünüyordum. Dünyanın hemen her yerinde çalışan bağlılığı üzerine çalışmalar yapıyoruz, şirketlerde ortaya koyduğumuz değişim elle tutulur gözle görülür sonuçlar veriyor. Bunları yayınlıyor, gittiğimiz şirketlerle paylaşıyoruz. Bunlar sadece E&G olarak bizim yaptıklarımız… Akademisyenler, danışmanlar, İK profesyonelleri de çalışan bağlılığı ile ilgili durmaksızın bilgi üretiyor. Buna rağmen, yıldan yıla yapılan araştırmalar hep daha düşük sonuçlar ortaya koyuyor.

Acaba şirketler de tıpkı uzun süreli ilişkilerden korkan insanlar gibi bağlanma sorunu mu yaşıyorlar?

Şirketlere bu sorunu aşmalarında yardımcı olabilmek için onların da geçmişlerinde yaşadıkları kötü deneyimleri mi çözmek gerekiyor?

Burada bağlanmak yasak!
Bir toplantı sırasında bilgisayarlarımızı açmış çalışırken, bir şirketle ilgili bilgi almak için İnstagram sayfasına bakmam gerekti. Bunu sık sık yapıyoruz, sosyal medya adresleri şirketlerin web sitelerindeki statik bilgiden ötesini veriyor. En son neler olmuş sorusunun yanıtı sosyal medya adreslerinde yer alıyor. Bir iki denemeden sonra sordum,

“Bağlantıda bir sorun var galiba, wifi girişi yaptım ama internet çalışmıyor.”

“Ha buradan bağlanamazsınız, bizde sosyal medya adreslerine bağlantı yasağı var.”

“Peki ama bu durumda insanlar zaten var olan akıllı telefonlarıyla sosyal medya hesaplarına erişim sağlamıyor mu?”

“Evet ama her taraf kameralarla dolu olduğu için insanlar ellerinde cep telefonu ile görülmek istemezler.”

“Her taraf kameralarla mı dolu? Bu odada mı?”

“Tabii, sürekli kayıt oluyor, güvenlik için…”

Bu görüşmenin bir orta kademe yönetici ile geçtiğini not edeyim. Tavırlarından anladığım kadarıyla yasağa alışmıştı. Daha da ötesi yasağın altındaki mantığı anlamış görünüyordu. Oysa tüm yasakların altındaki mantık aynı değil midir?

Bu konu çok takıldı aklıma. Bir kaç telefon ederek fikrine değer verdiğim yönetici arkadaşlarımın fikrini almak istedim. İş dünyasının yeni sahibi olan Y kuşağının yeni iletişim alanı sosyal medya kullanımına yasak getirmek konusunda ne düşünüyorsunuz?

Global ve kurumsallaşma düzeyi yüksek olan şirketlerde böyle bir sıkıntı yok. İnsanlara güvenmeyi seçiyorlar. Sosyal medya kullanımının belli ölçüde besleyici olduğunu düşünüyorlar. Aslında çekinceleri var ama yasak getirmekten yana değiller. Yasakların ters sonuçlar getirdiğini biliyorlar.

Lokal şirketlerde –daha çok küçük işletmelerde- bunun önüne geçemeyiz, zaten cepten herkes istediğini yapar düşüncesi hakim. Yani aslında olmasa iyi olur ama yapacak bir şey yok.

Lokal ama büyük bir organizasyonda yasak var ama herkesin özel bağlantısında ne yaptığına kimse karışmıyor.

Yine lokal ama büyük bir organizasyonda, istatistikler incelenmiş ve çalışanlara bu konuda bir uyarı yazısı gönderilmiş, çünkü gün boyu sosyal medya adresi açık olan çalışanlar varmış. Bir bakıma, yasak istemiyorsanız kendinizi toplayın demişler.

Sosyal medya kullanımı günümüz çalışma ortamının travması haline gelmek üzere farkında mısınız?

Bağlanmaktan korkmayanlar ne yapıyorlar?
Bu görüşmelerin hemen ardından çalışan bağlılığı yüksek olan şirketlerin iyi uygulamalarına bir göz gezdirdim. Bir kaç madde ile özetleyeyim, yasaklar ve özgürlükler arasındaki farkları siz düşünün.

  • Şirketlerin içinde lunaparkı andıran eğlenceli ortamlar katıyorlar. Toplantı odasına salıncak şeklinde oturma birimleri koyanlar, kaydırakla alt kata inilebilen ofisler…
  • Oyun odaları, uykusu gelenlerin şekerleme yaptığı bölümler, yiyecek içecek barları hatta ofiste her an hazır olan masaj uzmanları.
  • İnovasyonu destekleyen çalışma ortamlarında sosyal medya kullanımı yasaklanmıyor, hatta sosyal medya kullanımına nasıl bir fark getirilir çalışmaları yapılıyor.
  • İletişim bağlılığın en güçlü silahı ve iletişimi destekleyecek her yol destekleniyor.
  • Yasaklar mı? Onlar bu jenerasyonda çalışmaz.

Önümüzde iki yol var. Biri ileri doğru gidiyor, diğeri geriye. Seçim bizim. İleri doğru giden yol evet zor. O yolda daima yenilikçi, özgürlükçü ve gelişime açık olmak gerekiyor.

Geriye doğru giden yolda bir çok şey alıştığımız gibi ama karşımıza hiç istemediğimiz bir sorun çıkabilir: Yalnız kalabiliriz.

Işık Şerifsoy